15 Şubat 2016 Pazartesi

Medipol Başakşehir - Beşiktaş Maçı (21. Hafta)

Ligin en kritik maçlarından biri ve yoğun bir fiktstürün başlangıcı olan Medipol Başakşehir - Beşiktaş maçı maalesef puan kaybıyla sonuçlandı. Her ne kadar 2-0 yenilgiden 2-2'ye ulaşmak önemli olsa da üç puanın kaçması üzücü.



Aslında maçın özeti olumsuzlukların toplamının iki puan kayba sebep olması diyebilirim. Marcelo'nun cezası sebebiyle defans kurgumuz beklendiği gibi Necip - Alexis oldu. Bu ilk olumsuzluktu ki Ersan'ın satılması ve Rhodolfo'nun sakatlığından sonra beklenen durumlardan biriydi. Necip'in stoperde oynaması ve Alexis ile olan tanışıklığının olmaması sonucunda iki gol yedik. İlk gol ve özellikle ikinci gol tamamen yerleşim hatasından geldi.

İkinci olumsuzluk da ilki ile bağlantılı olarak gelişti. Alexis ve Necip'in oyun kurmadaki başarısızlığı, Oğuzhan'ın kötü oyunu ile birleşince topu maalesef istediğimiz şekilde hücum alanına taşıyamadık. Oğuzhan bu sezon oynadığı en kötü maçı çıkardı. Çok top kaybetti ve takımı hücuma çıkaramadı. Geçmişte defansa yapılan presleri son derece seri paslaşmalarla hücum bölgesine taşıyan takım bu defa prese karşı reaksiyon veremedi ve topu bir türlü hücum bölgesinde uzun süre tutamadık. Bu da şok preslerimizle kazandığımız ve tehlike yarattığımız pozisyonların sayısının oldukça az olmasına sebep oldu. 

İlk yarı son 15 dakika haricinde bu şekilde geçti. Ancak topu hücum bölgesinde tutabildiğimiz süre boyunca etkili ve tehlikeli olduk. Mario Gomez'in şanssızlığı olmasa 2-3 gol bulmak işten bile değildi.

Rakibin sahaya iyi yayılması ikinci yarının başında da devam etti. Devre başında yediğimiz ikinci gol ile bir süre panik yaşadık. Eğer Başakşehir klasik bir Abdullah Avcı takımı olmasaydı bu panikten yararlanıp üçüncü golü yiyebilirdik. Ancak hem Avcı'nın mentalitesi, hem de rakibin fizik gücünün düşmesi buna izin vermedi ve Beşiktaş'ın baskısı başladı. 

Açıkçası bu baskıya Türkiye'de dayanacak takım yok. Üçüncü ve dördüncü olumsuzluk olarak Gökhan Töre'nin ve Sosa'nın etkisizliği hücum gücümüze sekte vursa da Quaresma'nın ve Cenk'in girişi oyunu çevirmeye yetti. 

Bu noktada Quaresma için ayrı bir parantez açmak lazım. Takımın en iyi orta yapan oyuncusu olan Quaresma; ne zaman klasik kanat oyuncusu gibi oynarsa etkili oluyor. Ters ayakla oynadığı ve sürekli içeri kat etmeye çalıştığı sol kanattansa, çizgiye indiği sağ kanatta rakibi çok zorluyor. Ya etkili ortalar geliyor ya da serbest vuruş kazanıyor. İlk gol bu yazdığımın aksine sol kanattan gelse de içeri kat etmek yerine sadece kendisinin yapabileceği bir orta sonucunda geldi. İkinci gol ise tam olarak yazdığım senaryo ile gelişti. Rakibin daha gevşek olduğu maçlarda bu kadar ortaya çıkmasa da; iyi yer tutan defanslara karşı çizgiden gelen ortalar çok önemli bir hücum silahı haline geliyor.

Maçı özetlerden izleyen kişiler, şimdi yazacaklarımı maalesef anlayamayacaklar. Ancak hakem gerçekten berbat bir yönetim gösterdi. Oyunun momentumuna etki eden tüm kararları kötüydü. Çıkmayan kartlar, çalınmayan düdükler maçın 10-15 dakikalık ritimlerini etkiliyor. Bunun yanında rakibin defanif sertliğini arttırıyor ve oyunu soğutma hamlelerini de destekliyor. Mesela Volkan Babacan'ın maçı kartsız tamamlaması adeta bir mucizeydi. Zira ilk dakikadan son dakikaya kadar zaman geçirmek için her şeyi yaptı. Bunun gibi bir çok örnek ile birlikte, hakem Beşiktaş açısından son olumsuzluk oldu.

Bu saydığım olumsuzlukların hepsi toplandığında, Başakşehir gibi bir takıma iki puan bırakmış olduk. Kaybedilen puan olumsuz olsa da böyle bir durumdan geriye dönmek ve galibiyeti kaçırmak psikolojik olarak çok iyi oldu. Rakipler 2-0 önde olsa bile bize karşı rahat olmamaları gerektiğini bilecekler ve yiyecekleri bir gol paniğe sebep olabilecek. Biz ise 2-0 yenik durumda bile olsak maçı çevirebileceğimizi bileceğiz ve panik yerine hırslı bir oyun ortaya koyabileceğiz. Uzun maratonlarda puan kayıpları her zaman olur. Önemli olan puan kayıplarının bu şekilde kazançlı olması.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder